Çağlar Deniz “Eşcinselliği yayıyor” dedikodusu ardından ihraç edildi
Yrd. Doç. Dr. Çağlar Deniz, KHK ile ihraç edilmesine zemin hazırlayan süreci KaosGL.org’a anlattı: “Hakkımda ‘gey bara gittiğini duydum’, ‘eşcinselliği yayıyor’, ‘İlahiyatçı vasfıyla milli ve manevi değerler aleyhine propaganda yapıyor’ gibi cümleler kuran iki akademisyen…”
Son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyenler arasında yer alan Uşak Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Çağlar Deniz ihraca giden süreci KaosGL.org’a anlattı.
“Toplumsal cinsiyet dersim bile soruşturma konusu edildi”
İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat mezunu, Eğitim-Sen üyesi Deniz sosyoloji doktorası yapmıştı. Toplumsal cinsiyet çalışmaları dersi de veren Deniz, 2017 yılında üniversitede mobbinge uğradığını söyledi:
“2017 yılında üniversite yönetimince yapılan tüm mobbing uygulamalarına rağmen, akademik teşvik uygulamasından yüz tam puan aldığımı söylemeyi gereksiz buluyorum. Toplumsal cinsiyet tartışmaları dersinde anlattığım ‘fallik yapı’ kavramı bile soruşturma konusu edildi.
“KHK ile atıldığıma dair paylaşımımdan sonra muhafazakarından sosyalistine, HDP’lisinden AKP’lisine, Romanından Kürtüne, dindarından agnostiğine çok farklı toplumsal gruplar arasında yer alan insandan teselli telefonu, mesajı aldım.
Diğer on binlerce mağdur KHK’lıdan tek farkım, 2016 Aralık ayından beri FETÖ’den tutuklu olan Uşak Üniversitesi Rektörü’nün hakkımda hazırlattığı FETÖ soruşturmasının içeriğini öğrenmem ve olayla alakalı suç duyurusunda bulunup, tazminat davası açmam, Savcılık ve BİMER kanalıyla YÖK’ten soruşturma talebimde bulunmamdır.”
“Lehime dinlenmesini istediğim kişiler dinlenmedi”
Deniz ‘adalete teslim ettiği’ dosyanın içeriğini ise şöyle aktardı:
“Adalete de teslim ettiğim dosyaya göre dini inancım gereği herhangi bir tarikat veya cemaate bağlı olmayacağımı belirttim. Lehime dinlenmesini istediğim kişiler dinlenmedi. Tutuklu rektörün ifşa olmasını sağladığı dosyaya göre 6 yıl görev yaptığım üniversitede, beni 4 öğretim üyesine sormuşlar. Bir hoca beni yeteri kadar tanımadığı için şahitlik yapamayacağını, diğeri ise beni tanıdığı kadarıyla FETÖ, KCK vs. gibi örgütlerle herhangi bir ilişkime dair bir şey bilmediğini söylemiş.”
“Gey bara gitti”, “Eşcinselliği yaymaya çalışıyor”…
Deniz kendisiyle sadece bir yıl çalışan ve tutuklu rektörün son zamanlarında üniversiteye aldığı iki kişinin ise kendisi hakkındaki ifadelerini paylaştı. Deniz, bir yardımcı doçent doktorun kendisiyle ilgili ifadelerini şöyle aktardı:
“Benim kendisini herhangi bir tarikat veya cemaat toplantısına çağırmadığımı, beni tanımadığını, sadece iki kez çay içtiğimizi, gey bara gittiğimi duyduğunu söylüyor. Kimden duyduğunu belirtmiyor. Kendisinde uyandırdığım kanaatin KCK üyesi olabileceğim veya FETÖ ile çıkara dayalı ilişki kurmuş olabileceğim olduğunu öne sürüyor.”
Deniz bir başka doçent doktorun ise kendisi hakkında, “Ermeni tehcirine dair devletin resmî söylemine uygun olmayan şeyler söylediği, ilahiyatçı vasfıyla milli ve manevi değerler aleyhine propaganda yaptığı, eşcinselliği yaymaya çalıştığı, Erasmus koordinatörü olarak iki kız öğrenciye ayrımcılık yaptığı” şeklinde ifade verdiğini belirtti ve ekledi:
“Bunların nerde, ne zaman söylendiği ve neler olduğu belirtilmemiş. İlahiyatçı vasfımla milli ve manevi değerler aleyhine nasıl propaganda yaptığımı anlatmamış. ‘Eşcinselliği yaymaya çalıştığım’ ile sanırım toplumsal cinsiyet tartışmaları derslerimle alakalı bir şeyi kast ediyor. Erasmus koordinatörü iken ayrımcılık yaptığım iddiasında ise bu öğrencilerin kim olduğu, nasıl ayrımcılık yaptığıma hiç değinilmiyor.”
“Dedikodudan öteye geçmeyen iddialarla soruşturma”
Deniz bu iddialara ilişkin cevaplarına şöyle devam etti:
“Bu iddiaları bırakın bir sosyoloji doçentinin, sosyoloji lisans ikinci sınıf öğrencisinin bile söylemesi ayıp sayılır. Çünkü sosyoloji ne egemenin papağanıdır, ne herhangi bir inancın misyoneridir, ayrıca herhangi bir cinsel yönelimin yayılamayacağını bilir. Sosyoloji en çok da hetero-maşist söylemin uzağındadır. Kendisi sadece bana değil, gerekli sınavları başararak ve ilgili prosedürleri tamamlayarak yurtdışı staj hareketliliğine giden öğrencilerime de açıkça iftira atmaktadır. Maalesef Uşak Sosyoloji bölümündeki öğrencilere, aleyhimde yaptıkları dedikodular üniversitenin soruşturma komisyonunca şahitlik sayılan bu iki kişi ders verecek.
“Bu iki saçma sapan, dedikodudan öteye geçmeyen ve terörist (!) olup olmadığıma dair en ufak bir bilgi kırıntısı içermeyen iki sözde şahitlik ile üniversitede kurulan FETÖ soruşturma komisyonunca, düşük şüpheliden orta düzey şüpheliye geçirilmiştim.
Daha sonra FETÖ’den tutuklanacak rektör de bu dosyayı alelacele hakkımdaki bir diğer soruşturmanın dosyasına göndermişti. Süreçten dosyaları almak için YÖK’e gittiğimde haberdar olmuştum.
“Makamlarını kullanarak soruşturmaya müdahil oluyorlar”
“Lehime ifade verecek öğrencileri UÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı bizzat arayarak Rektör Vekili’nin adını vererek korkutmaktadır. Dersleriyle, notlarıyla ve istikballeriyle tehdit edilen ve ettirilen öğrenciler, bu durumu dile getirmeye bile korkar hale getirilmeye çalışılıyorlar. Rektör Vekilinin böylesi bir olaydan haberdar olmaması hayatın olağan akışına terstir. Bu kişiler oturdukları makamlarını kullanarak yürüyen soruşturma süreçlerine müdahil olmaktadırlar. Normal bir sistemde bu durumda yapılacak olan şey bellidir. Soruşturmaların selameti için görevden alınırlar.”
“Birileri, birilerini fena halde kandırıyor”
Deniz, kendisi ile ilgili “dedikodu yapan” kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Kendimi Dreyfus gibi hissettiğim, Arendt’in ‘kötülüğün sıradanlığı’ teorisiyle anlattığı böylesi bir süreçte; uğradığım haksızlıkları aşmamda şahsıma destek olan, tehditlere uğramalarına rağmen hakikatin yanında duran, hakkın ve adaletin ayağa kalkması için bana el veren tüm aileme, öğrencilerime, dostlarıma teşekkür ediyorum.
Bence birileri birilerini şu anda fena halde kandırıyor, kimse kızmasın lütfen kendim hakkında verilen karardan biliyorum.”
Kaynak: Kaos GL
A. Çağlar Deniz’in eşcinsel olduğu için atılması LGBT bireylerin nasıl zorluklar yaşadığını çok iyi anlatıyor. Neyseki onu Uşak’ın ilerici avukatlarından Tevfik Şahan mahkemede savunuyor. Çağlar atılan taciz iftirasından da kurtulup umarız kısa sürede işine dönecektir.